Meme Kanserinin seyri nasıldır?

Meme Kanserinin seyri nasıldır?

Prognostik faktör nedir?

Bazı insanlarda kanser daha iyi ve yavaş bir seyir izlerken, bazı insanlarda ise süratle ilerliyor; kısa bir sürede hayatı tehdit etmeye başlıyor. Bunun sebebi, farklı insanlardaki kanser hücrelerinin farklı özellikler taşıyor olması. Bu özellikler çeşitli laboratuar testleri ile araştırılarak kanserin ne şekilde seyredeceği konusunda tahminler yapılmaya çalışılır. Hastalığın seyrini belirleyen bu özelliklere prognostik faktörler diyoruz. Örneğin tümörün boyutu, koltuk altındaki metastaz olan lenf düğümü sayısı, hücre ve çekirdek yapısındaki değişiklik (grade) gibi.
Tedavisinin planlanması, prognostik faktörlerin değerlendirilmesi ile yapılıyor. Nasıl bir cerrahi girişim uygulanacak? İlaç tedavisi gerekiyor mu? Işın tedavisi uygulanması gerekiyor mu? Tedavi aşamasındaki tüm bu kararlar ancak prognostik faktörlerin değerlendirilmesi ile alınabiliyor.
Tek bir prognostik faktör hiçbir zaman tek başına yeterli değil. Birden fazla prognostik faktör birlikte değerlendirilerek karar verilmeli. Zaten meme kanseri tedavisinin sanatı da budur. Birden fazla prognostik faktörü göz önüne alarak hastaya gerektiği kadar, ne fazla, ne de eksik tedavi uygulanmamalıdır.

Kanserin süt kanalı dışına çıkıp çıkmaması

Süt Kanallarını döşeyen hücreler hücreler kontrolsüz olarak çoğalmaya başladıkları zaman ilk önce kanalı dolduruyorlar. Henüz kanal dışına çıkmayan bu safhaya Duktal Karsinoma İn Situ adı veriliyor. Bu safha meme kanserinin en erken safhası(Evre 0)(Stage 0). Kanser hücreleri henüz kanal dışına çıkmadığı için vücudun hiçbir yerine atlamamış durumda. Sadece bu bölgenin çıkartılması ile kanser tam olarak tedavi edilebiliyor. Eğer kanser süt bezinin veya süt kanalının dışına çıkmış ise hastalık invaziv veya infiltratif denilen safhaya geçiyor.

Kanserin tipi

Tübüler karsinoma meme kanserleri arasında en iyi seyreden tipi oluşturuyor. Medullar karsinoma ve müsinöz karsinoma da, invaziv duktal karsinoma ve invaziv lobular karsinoma’dan daha iyi seyrediyorlar.

Koltuk altı lenf düğümlerine metastaz

Memede süt bezi veya süt kanalı dışına çıkan kanser, ilk önce koltuk altında bulunan lenf düğümlerine geliyor. Ameliyat ile koltuk altındaki lenf düğümleri çıkartılarak inceleniyor. Kanserin kaç tane koltuk altındaki lenf düğümüne sıçramış olduğu önemli bir gösterge. Bir lenf düğümüne bile sıçrama varsa ve başka bir engel yoksa yardımcı ilaç tedavisi (adjuvant kemoterapi) uygulanması gerekiyor. Eğer 4 ve daha fazla lenf düğümüne sıçrama varsa, ilaç tedavisine ek olarak ışın tedavisi de gerekiyor. Koltuk altı Lenf düğümlerine hiç metastaz olmamış ise, tümör çapı 1 cm den küçük ise, yardımcı ilaç tedavisi uygulanmayabiliyor. Eğer koltuk altındaki lenf düğümleri, metastaz sonrası birbirlerine veya evredeki dokulara yapışmış ise, ameliyattan önce ilaç tedavisi (neoadjuvant kemoterapi) uygulanması gerekiyor.

Tümör boyutu

Tümörün büyüklüğü tedavinin planlanmasında önemli bir kriter olarak kabul ediliyor. Tümörün boyutu ne kadar küçükse hastalık o kadar iyi seyirli kabul ediliyor. Günümüzde erken tanı yöntemi olan mamorafi taramaları ve toplumun meme kanseri konusunda bilgilendirilmesi sonucu hastalık, tümör çapı küçükken yakalanıyor. Tümör çapı 5 cm den büyükse, lenf düğümü metastazı sayısı 4 den az bile olsa ameliyat sonrası ışın tedavisi uygulanması gerekiyor. Tümörün bir kısmı kanalın içinde (intraduktal komponent), bir kısmı da dışında olabilir; böyle durumlarda kanalın dışına çıkmış olan kısmın büyüklüğü göz önüne alınıyor.

Tümörün derecelendirilmesi (grade)

Hücrelerin bazı özelliklerine bakılarak bu derecelendirme yapılıyor. Patoloji raporunda hücresel ve nükleer “grade” şeklinde rapor ediliyor. Grade I en iyi derece grade III ise en kötü derece kabul ediliyor. Grade II ise bunların arasında kalıyor.

Hücrelerin çoğalma oranı

Her hastanın kanser hücresi başka bir hastanın kanser hücresinden farklı. Bu fark iki insan arasındaki fark kadar fazla olabiliyor. Bu nedenle farklı insanların kanser hücrelerinin çoğalma kapasiteleri farklı oluyor. Kanser hücresinin çoğalma yeteneği ne kadar fazla ise o kadar kötü karakterli kabul ediliyor. Çeşitli laboratuar testleri ile kanser hücrelerinin çoğalma kapasiteleri ölçülebiliyor.

Hormon duyarlılık faktörleri

Östrojen ve Progesteron reseptörleri içerip içermemesi. Memedeki süt bezleri ve kanalları döşeyen hücreler, östrojen (ER) ve progesteron (PR) denilen kadınlık hormonlarına duyarlı. Bu hormonlar, hücreler üzerindeki özel noktalara bağlanarak bu hücrelere etki ediyorlar. İşte bu özel noktalara reseptör (algılayıcı) deniyor. Bazı meme kanseri hücrelerinde de bu östrojen veya progesteron reseptörleri bulunuyor. Patoloji raporlarında yazan ER (+) , PR (+) anlamı , kanser hücrelerinin östrojen ve progesteron reseptörlerini taşıdığı anlamına geliyor. Bu reseptörlerin varlığı kanserin nispeten daha iyi huylu olduğunu ve daha iyi seyredeceğini gösteriyor. Genelde yaş ilerledikçe, kanserde östrojen ve progesteron reseptörü varlığı oranı artıyor. Bu reseptörlerin bulunması, hastanın tedavide tamoksifen ilacından fayda göreceğini gösteriyor.

Kanser hücrelerindeki değişiklikler

Bazı kanser tiplerinde farklı genetik yapı ve buna bağlı bazı özel proteinlerde artış söz konusudur. Tümörde HER-2/neu (c-erbB-2) proteini artışının saptanması, hastalığın farklı seyirli olduğunu gösteriyor: Ayrıca ilaç tedavisinde kullanılacak ilaçlarda da değişiklik yapmayı gerektirebiliyor. Bu konuya daha ileride ilaç tedavisi bölümünde değineceğiz.

Prediktif faktör nedir?

Bazı kanser hücreleri belirli tedavilere ve ilaçlara daha iyi cevap verirken, bazılarına ise cevap vermez. Laboratuar testleri ile kanser hücrelerinin bazı özelliklerini araştırarak tedaviye ne şekilde cevap vereceğini önceden tahmin edebiliyoruz. Bu özelliklere de prediktif faktörler diyoruz.
HER-2/neu (c-erbB-2) proteini artışının saptandığı tümörlerde, klasik kanser ilaçlarının yeterince etkili olmadığı görülerek yerine farklı ilaçların uygulanması öneriliyor.

Diğer faktörler

Tümörün süt kanalı içi boyunca yayılmış olması (ekstensiv intraduktal komponent), meme koruyucu ameliyat yapılması açısından önemli. Eğer bir tümörde intraduktal komponent, tümör kitlesinin % 25 inden fazla kısmını oluşturuyor ise, memenin tümünün alınması öneriliyor. Kanserin, çevredeki lenf damarlarını (lenfatik invazyon), veya kan damarlarını (vasküler invazyon) işgal etmesi, tümörü oluşturan hücrelerin bir kısmının beslenmesinin bozularak ölmesi ( tümör nekrozu) gibi faktörler de var. Bu faktörlerin bulunması, kanserin kötü seyredeceğini gösteriyor.

Yaş

Hastanın meme kanserine yakalandığı yaş ile kanserin seyri arasında ilişki bulunuyor. Eğer hasta meme kanserine 35 yaşın altında yakalanırsa, hastalığın seyri biraz daha süratli olabiliyor; hastalık daha erken tekrar edebiliyor. Fakat bu hastalarda kemoterapi denilen ilaç tedavisi daha etkili oluyor. Kanser ileri yaşlarda özellikle menopozdan sonra ortaya çıkarsa, hastalık daha iyi seyrediyor. Bu yaşlarda hastalığa yakalanan kadınlardaki tümörlerde östrojen (ER) ve progesteron reseptörü (PR) bulunma olasılığı daha fazla oluyor. Bu kadınlarda tamoksifen denilen östrojen reseptörüne bağlanan ilaç daha etkili olurken, kemoterapi daha az etkili oluyor.

Randevu Alın