,
Onko-Estetik Meme Cerrahisi Rehberi

Onkoplastik meme cerrahisi tanımı meme kanseri nedeniyle yapılacak cerrahi bir girişim ile birlikte memede daha iyi bir estetik sonuç yaratacak kozmetik girişimin beraber planlanması demektir ve şu alt grupları kapsar:

Meme rekonstrüksiyonunun kadınların operasyon sonrası psikolojik durumları üzerine olumlu etkilerinin olduğu ve ciddi bir zorluğa neden olmaksızın hastaların takiplerinin rahatlıkla yapılabildiği birçok çalışmada gösterilmiştir. Hastalığın tekrar etmesi veya kanser tedavisinin başarısı (bir diğer deyişle hayatta kalım süresi) üzerine hiçbir olumsuz etkisi yoktur.

Hastayla tedavi planı hakkında konuşurken kişinin onkolojik ve kozmetik ihtiyaçları dikkate alınmalıdır. Hastanın yaşı, medikal ve psikososyal durumu, kadının istek ve beklentileri dikkate alınarak dengeli bir karara varılmalıdır.

Meme rekonstrüksiyonu meme kanseri nedeniyle yapılan ameliyat ile aynı seansta (eş zamanlı rekonstrüksiyon) olabileceği gibi, adjuvan tedaviler bittikten sonra ayrı bir seansta da (geç zamanlı rekonstrüksiyon) yapılabilir. Günümüzde daha çok tercih edilen teknik, psikolojik sonuçlarının daha iyi olması nedeniyle eş zamanlı meme rekonstrüksiyonudur. Bu amaçla ikinci bir cerrahi işleme gerek kalmaz. Ancak her zaman en iyi seçim olmayabilir. Örneğin, operasyondan sonra radyoterapi yapılma ihtimali yüksekse özellikle sentetik implant ile yapılacak rekonstrüksiyonların, daha ileriki bir tarihe ertelenmesi uygun olacaktır.

Meme rekonstrüksiyonu hasta için güvenli bir işlem olmalıdır. Belirgin bir fonksiyonel bozukluk kalmamalı, komplikasyon oranları minimal olmalı ve eş zamanlı rekonstrüksiyondan sonra adjuvan tedavilerin başlanılmasında herhangi bir gecikme olmasından kaçınılmalıdır. Rekonstrüksiyon amacıyla hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın temel amaç diğer meme ile iyi bir simetri sağlamaktır.

Rekonstrüksiyon amacıyla değişik yöntemler kullanılabilir:

Hastanın kendi dokularından yararlanmak düşünüldüğünde sıklıkla latissimusdorsi kas-deri flebi (LD flep – sırt kası) ve transversusrektusabdominisflebi (TRAM flep – karın ön duvarı kas ve yağ dokusu) kullanılmaktadır.

Latissimusdorsi kas-deri flebi (LD flep – sırt kası)

Profesör IginioTansinilatissimusdorsi kas-deri flebini 1896 yılında mastektomi sonrası oluşan doku defisitini kapatmak amacıyla ilk kullanan cerrahtır. Ancak 1976-1977 yıllarından sonra bu yöntem meme rekonstrüksiyonu amacıyla kullanılmaya başlanmış ve bundan sonra popüler olmuştur. Orta büyüklükte memeleri olan hastalarda latissimusdorsi kas-deri flebirekonstrüksiyon için uygun bir tercihtir. Gerektiğinde flebin altına bir protez koyarak (diğer memede herhangi bir cerrahi işleme gerek kalmadan) uygun simetri ve görünüm sağlanabilir. Sağlam bir kas-deri flebidir, hazırlanırken damarlarına dikkat edilir ve korunurlarsa, operasyon sonrası ciddi bir problemle karşılaşılmaz; fonksiyonel defisit oluşmaz. LD flep ile rekonstrüksiyon birçok hastada sağlamlığı, potansiyel doku hacmi (± protez) ve komplikasyon oranlarının düşük olması nedeniyle günümüzde öncelikle tercih edilmesi gereken bir tekniktir.

Transversusrektusabdominisflebi (TRAM flep – karın ön duvarı kas ve yağ dokusu)

Karşı meme ile uygun bir simetri yakalamak için daha fazla dokuya ihtiyaç duyulan hastalarda tercih edilir. İki tipi vardır:
Pediküllü (damarları korunarak flebin transfer edilmesi)
Serbest (flebi besleyen damarların kesilip, doku transferi yapıldıktan sonra uygun şekilde yeniden diğer damarlarla ağızlaştırılması)

Serbest TRAM flebin kozmetik sonuçları daha iyidir ancak daha uzun ve daha çok tecrübe gerektiren bir ameliyattır. Operasyon sırasında mikrocerrahi tekniklere ihtiyaç duyulur.

TRAM-flep ile rekonstrüksiyon sonrasında karın ön duvarında defekt ve fıtık oluşmaması için karın duvarına sentetik-yama koymak gerekebilir. Daha önceden karın bölgesi operasyonu geçirmiş olan hastalar için uygun bir tercih değildir.

Sadece sentetik protezler ile yapılan rekonstrüksiyon

Bu amaçla iki tip protez kullanılır:

Doku genişleticiler kalıcı protezin yerleştirilmesinden önce meme derisine elastikiyet kazandırmak amacıyla kullanılırlar. İçerisindeki hazneye giderek artan miktarlarda tuzlu su enjekte edilerek tedrici olarak şişirilirler. Zamanı geldiğinde çıkartılarak oluşan poşa kalıcı implant yerleştirilir veya bazı özel tip doku genişleticileri kalıcı implant gibi yerinde bırakmak mümkündür.

Sabit hacimli kalıcı implantlar, genellikle silikon bazlı ürünlerdir. Son yıllarda yapılan çalışmalar bu amaçla silikon kullanımının güvenli olduğunu ortaya koymuştur.

Rekonstrüksiyon amacıyla sadece sentetik implant kullanımı sırtında veya karnında ameliyat yapılmasını istemeyen hastalar tarafından tercih edilir.

Göğüs duvarına radyoterapi almış veya operasyon sonrası radyoterapi yapılma olasılığı yüksek olanlarda sentetik implantlar ile rekonstrüksiyon iyi bir seçenek değildir.

Diğer memesi küçük ve orta hacimli kadınlar da daha iyi bir kozmetik sonuç sağlar.

Gerek doku genişletici gerekse de kalıcı implant ile yapılan rekonstrüksiyon işlemlerinde protez göğüs ön duvarı kaslarının altına yerleştirilir.

İmplant ve hastanın kendi dokularının beraber kullanıldığı işlemler

Bu amaçla en sık kullanılan kas-deri flebi sırttaki latissimusdorsi kasıdır. Kalıcı implant göğüs ön duvarı kaslarının üzerine ve sırttan kaydırılan latissimusdorsi kas-deri flebinin altına yerleştirilir.

Özellikle mastektomi sonrası meme deri flebinde belirgin defekt olduğu durumlarda, sadece implant kullanılarak yapılan işlem yeterli olmayacağı ve iyi bir kozmetik sonuç bırakamayacağı için kas-deri flebi ile rekonstrüksiyon gerekecektir.

Orta ve büyük çaplı memelerde iyi bir kozmetik sonuç elde edilebilir. Sırttaki kesi izinin sütyen çizgisi altında kalmasına özen gösterilir. Ancak ihtiyaç duyulan kas-deri flebi miktarına göre kesi biraz daha büyük ve oblik olabilmektedir.

Sadece hastanın kendi dokularının kullanıldığı girişimler

Rekonstrüksiyon amacıyla sentetik protezlerin kullanılmasını istemeyen hastalarda, kişinin kendi dokularını kullanarak yapılan meme rekonstrüksiyonu (otolog doku ile rekonstrüksiyon) işlemidir.

Bu amaçla sıklıkla kullanılan otolog doku flepleri, latissimusdorsi kas-deri flebi (LD flep – sırt kası ve derisi) ve transversusrektusabdominis kas-yağ-deri flebidir (TRAM – karın ön duvarı kası, yağı ve derisidir).

Meme boyutu ufaksa tek başına LD-flep yeterli olabilir ancak meme dokusunun orta veya büyük olduğu hastalarda TRAM flep daha iyi bir kozmetik sonuç sağlayabilir.

LD-flep tekniğinde kesi izi sırtta, TRAM-flep de ise alt karın bölgesindedir. TRAM-flep sonrası karın ön duvarında defekt oluşmaması ve daha sonra fıtık gelişmemesi için bazı önlemlerin alınması gerekebilir.

Meme Kanseri Cerrahisinde Onkoestetik Cerrahi

Onkoestetik meme cerrahisi, meme kanserine yönelik uygulanacak olan cerrahi işlem ile birlikte memede daha iyi bir estetik sonuç yaratacak plastik cerrahi işlemin beraber uygulanmasıdır. Onkoestetik cerrahi uygulamaları sonucunda hastaların tedavi sonrasında daha iyi bir psikolojik durumda olduğu ve takiplerinin ciddi bir zorluğa neden olmaksızın yapılabildiği ve onkolojik güvenliğinin iyi olduğu bir çok çalışmada gösterilmiştir.

Memede hastalıklı olan bölgenin çıkarılıp memenin korunduğu meme koruyucu cerrahi işlemle beraber memenin tekrar şekillendirildiği yöntemlerde onkoestetik cerrahi uygulamalarından biridir.

Makromasti ve pitotik memelerde (Büyük ve sarkık memelerde )meme kanseri oluştuğunda, memede hastalıklı olan bölge geniş olarak çıkarılıp eş zamanlı olarak memenin küçültülmesi ve simetri sağlanması amacıyla karşı memeyede küçültme yapılması işlemi olan Terapotik redüksiyon mamoplastionkoestetik meme cerrahisinde son yıllarda yaygın olarak yapılmaktadır.

Bu ameliyat tekniği ile hastaya meme kanserine yönelik cerrahi işlem güvenle yapılırken aynı zamanda büyük ve sarkık memelerin kadına getirdiği olumsuzlukların önüne geçilmektedir.Bu ameliyatta memedeki kanserli bölge çıkarılır ve ameliyat sırasında patoloji bölümü tarafından güvenli cerrahi sınır ile çıkarıldığı teyit edilir daha sonra her iki meme plastik cerrahi yöntemleri ile küçültülür.Böylece memede kanserli alanın güvenli ve geniş olarak çıkarılması,estetik anlamda güzel bir sonuç,iri memelerin getirdiği olumsuzlukların (memenin altında olabilen pişikler,sırt ve boyun ağrıları,omurga eğriliği gibi) önlenmesi, kanser tedavisi sırasında yapılacak ışın tedavisinin toksik etkisinin azaltılması mümkündür.

Meme Kanseri ile Savaşta En Büyük Destek: Meme Onarım Cerrahisi (Onkoplastik Cerrahi)

Meme kanserine yakalanan kadın, hem hastalığının getirdiği yıpratıcı durumla hem de kadın kimliğinin ve dış görünüşünün önemli bir öğesinin ameliyatla bozulacağı, hatta memesini kaybedeceği gerçeğiyle başa çıkmak zorunda kalır. Bu durum kadının psikososyal ve hatta cinsel yaşantısında önemli olumsuzluklara neden olur. Fiziksel görünümde ortaya çıkabilecek bozuklukların getirdiği kaygılar, kadının kanser olgusuyla mücadelesini de kötü yönde etkileyebilir. Bu durum, meme varlığı olgusunu koruyabilmek için “Meme Onarım Cerrahisi” alanının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Meme onarım cerrahisi, meme kanseri tedavisi sırasında plastik cerrahi ilkelerinin uygulandığı cerrahi yöntemdir. Amaç meme bütünlüğünü ve şeklini mümkün olduğunca korumak ve gerekirse yeniden benzer bir meme oluşturulmasını sağlamaktır. Meme kanseri tedavisinde eskiden uygulanan, meme dokusunun tamamen alınması yerine, günümüzde daha sınırlı, meme koruyucu cerrahi teknikler ön plana çıkmıştır.

Onkoplastik Meme Cerrahisi Ne İçin Kullanılır?

Kimlere Meme Onarımı Yapılabilir?

Kanser tedavisi ya da travma (yanık vb) nedeniyle meme bütünlüğü bozulmuş, genel sağlık durumu ameliyat için uygun olan herkese meme onarımı yapılabilir. Mastektomi yapılmış hastaların büyük çoğunluğunda meme onarımı için tıbbi bir engel yoktur. Farklı hastalara farklı yöntemler uygulanarak daha başarılı sonuçlar elde edilebilir.

Meme Onarımının Meme Kanseri Tedavisine Etkisi Nedir?

Meme onarım cerrahisinin, meme kanseri tekrarlaması üzerine bilinen bir riski yoktur. Radyoterapi/kemoterapi uygulamaları da meme onarımından etkilenmez. Meme kanseri takibinde kullanılan yöntemler, meme onarımı sonrası da uygulanabilir. Fakat; meme protezi ile onarım uygulanan hastaların takibinde, mamografi yerine MRI incelemesi daha uygundur.

Meme Rekonstrüksiyonu (Meme Onarımı)

Kanser veya başka nedenlerle alınmış meme dokusunun tekrar yapılma işlemidir. Gelişen tekniklerle diğer memeye çok benzeyen rekonstrüksiyonlar yapmak mümkündür Bu ameliyat meme dokusunun çıkarılma işlemini takiben aynı seansta yapılabildiği gibi sonradan da yapılabilir.

Yapılan çalışmalar ve kendi deneyimlerimiz meme rekonstrüksiyon ameliyatlarının kadınlara psikolojik olarak oldukça destek sağladığını göstermektedir.

Tıptaki yeni teknolojiler sayesinde rekonstrüksiyon ameliyatlarında oluşturulan meme, doğal memeye çok benzer olabilmektedir.

Meme rekonstrüksiyonu (onarımı) için uygun adaylar kimlerdir?

Neredeyse tüm mastektomi yapılan hastalar, meme rekonstrüksiyonu için uygun adaylar olabilmektedir. Bu hastalara mastektomi (meme alınma) ile aynı zamanda meme rekonstrüksiyonu (onarımı) da yapılabilmektedir. Ancak bazı hastalara cerrahları tarafından rekonstrüksiyon ameliyatı için beklemeleri tavsiye edilebilir (örneğin; hastanın kendi dokusu ile (flep transferi) meme onarılacaksa, obezite, yüksek tansiyon sigara kullanımı gibi durumlar söz konusuysa).

Meme rekonstrüksiyonunda gözlenebilecek riskler nelerdir?

Tüm cerrahi operasyonlardan sonra gözlenebilecek; kanama, ödem/sıvı toplanması ya da anestezi sorunları riskleri meme rekonstrüksiyon ameliyatlarından sonra da gözlenebilir.

Sigara içenlerde, yara iyileşmesi daha geç olabilir veya iz daha fazla ortaya çıkabilir. Eğer bir protez kullanılacaksa nadiren bir enfeksiyon gelişme riski olabilir. Bu tür durumlarda bazen, protezi çıkarıp aylar sonra tekrar koymak gerekebilmektedir.

Protez kullanımında en sık gözlenebilen sorun kapsül kontraktürüdür. Kapsül kantraktüründe; protezin etrafındaki yara dokusu protezi sıkıştırır bu da meme sertmiş hissini ortaya çıkarır. Kapsül kontraktürü tedavi edilebilmektedir.

Meme rekonstrüksiyonun (onarımının) kanserin nüksü (tekrar etmesi) üzerine bir etkisi yoktur. Ayrıca radyoterapi ya da kemoterapiye engel olan bir durum oluşturmaz.

Meme rekonstrüksiyonunda kullanılan protez tipleri nelerdir?

Tüm meme protezlerinin dış kısmı silikondandır. İç kısmında ise silikon jel ya da salin (tuzlu su karışımı) bulunur.

Bu iki tipteki protez de güvenle kullanılabilmektedir.

Meme rekonstrüksiyon (onarım) ameliyatları nasıl yapılır?

Meme rekonstrüksiyonunda farklı teknikler kullanılabilmektedir. Her hastanın durumuna, fizyolojisine özel yöntem cerrahın rehberliğinde hastalar ile karşılıklı konuşularak kararlaştırılır.

Derinin genişletilmesi: Meme rekonstrüksiyonunda en sık kullanılan teknik derinin genişletilmesi, daha sonra protezin yerleştirilmesidir.

Mastektomi: (meme alınma ameliyatı) sonrası, meme derisinin ve göğüs duvarı kasının altına bir doku genişletici yerleştirilir. Derinin altına yerleştirilen port aracılığı ile ameliyattan sonraki haftalarda veya aylarda, cerrah tuzlu su enjekte ederek doku genişleticiyi şişirir.

Deri yeterli genişliğe ulaştıktan sonra ikinci bir ameliyat ile doku genişletici çıkarılır ve yerine kalıcı protez yerleştirilir. Areola (meme başı çevresindeki kahverengi halka) ve meme ucu ise daha sonra yapılır.

Bazı hastalarda derinin genişletilmesine ihtiyaç yoktur ve mastektomi ile aynı anda kalıcı protez yerleştirilmesi mümkün olabilmektedir.

Fleprekonstrüksiyonu: Meme protezi konulması yerine, vücudun başka bir bölgesinden (karın, sırt ya da kalçadan) doku alınarak meme yapılması yöntemine flep rekonstrüksiyonu denir.

Fleprekonstrüksiyonun da farklı tipleri bulunmaktadır.

Flep rekonstrüksiyonu protez kullanımına göre daha karışık bir prosedürdür. Operasyon sonrası hem dokunun alındığı hem de memenin yapıldığı yerlerde izler kalmaktadır. Ayrıca iyileşme süreci de protez yöntemine göre daha uzun olabilmektedir. Diğer yandan da kendi dokunuzla yapılan meme rekonstrüksiyonunda sonuç daha doğal olabilmektedir. Bazen de dokunun alındığı karın kalça gibi bölgelerdeki fazla deri ve yağlardan kurtulmanız da sizin için ayrı bir kazanç olabilmektedir.

Meme rekonstrüksiyon (meme onarımı) ameliyatından sonra sizi neler bekler?
Meme rekonstrüksiyon ameliyatından sonra ağrılarınız ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilecek seviyede olmaktadır ve hastaneden 2 ila 5 gün içinde taburcu olursunuz. Genellikle, dokular arasında biriken sıvının vücuttan uzaklaştırılması için dren takılır. Drenler ameliyattan 1-2 hafta sonra çıkarılmaktadır. Dikişler ise yaklaşık bir hafta 10 gün içinde alınmaktadır.

Normal hayatınıza geri dönmeniz 4-6 hafta sürebilmektedir.

Rekonstrüksiyon ile normal duyu kazanılmaz; ancak, zaman içinde bir miktar duyu gelebilir. Ameliyat sonrası izlerin çoğu ise zamanla belirsizleşir.

Onko-Estetik Cerrahi

Onko-Estetik meme cerrahisi; meme kanseri için yapılacak ameliyatın, memenin estetik açıdan görünümünün daha iyi olması için plastik cerrahi yöntemler ile beraber yapılması anlamına gelmektedir. Yöntem, onkolojik cerrahi ve plastik cerrahi prensiplerinin birleştirilmesinden oluşmaktadır. Hasta hem kanser ameliyatı olmakta, hem de memesi estetik olarak korunabilmektedir.

Son on yıllara kadar meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamı alınıyordu. Beden bütünlüğü algısı ve psikolojik etkileri açısından olumsuz sonuçlar görülmekteydi. Yıllar içerisinde memeyi almadan meme kanserinin tedavi edilebileceği anlaşılınca Onko-Estetik yöntemler ön plana çıkmıştır.

Günümüzde Onko-Estetik meme cerrahisi öncelikle meme koruyucu cerrahi yapılacak kişilerde kanser cerrahisi prensiplerinden ödün vermeden güvenli cerrahi sağlanacak kadar geniş doku çıkarmayı ve kalan memedeki boşluğun estetik açıdan en uygun şekilde kapatılması yöntemlerinden oluşmaktadır. Ayrıca büyük memeli hastalarda kanser olan memeyi ve karşı memeyi aynı seansta küçülterek hem kanserden kurtulma hem de daha uygun meme hacmine ulaşmak mümkün olmaktadır.

Meme koruyucu ameliyatın mümkün olamayacağı hastalarda uygunsa memenin içinin tamamen alınıp yerine silikon protez yada kişinin kendi dokularıyla doldurulmasıyla da ameliyat yapılabilmektedir. Protezler artık güvenilir oldukları anlaşıldığından bu yana daha sık bir şekilde kullanılmaktadır.

Uygun vücut yapısı olanlarda sırt kasları, göbeği olanlarda karın kasları ve derisi kullanılarak yeniden meme yapılabilmekte ve aynı anda karın germe ameliyatı da yapılmış olmaktadır.

Ailesel kanser riski yada yüksek riskli hastalarda kanser olmadan proflaktikmastektomi denilen ameliyatla meme içi boşaltılarak protez yerleştirilmesi ameliyatı yapılabilmektedir. Böylece meme kanseri riski en aza indirilmektedir.

Onko-Estetik cerrahi uygulanacak yöntem hastaya, hastalığın tedavi şekline ve zamana göre değişmektedir. Cerrah ve hasta yöntemi birlikte tartışmalı ve seçmelidir.
Onko-Estetik cerrahinin avantajları, daha geniş cerrahiye imkân vermesi, yerel kontrolün daha iyi olması, daha iyi estetik sonuçlar görülmesi, mastektomi oranını azaltması, radyoterapiye kolaylık sağlaması, meme eşitliğinin sağlanması, tek seansta uygulanabilmesi, yüksek yaşam kalitesi, yüksek hasta memnuniyetinin sağlanması, geç dönemde yapılan onarımlardan daha ucuz ve kolay olmasıdır.

Mastektomi sonrası meme rekonstrüksiyonu

Erken rekonstrüksiyon: Meme rekonstrüksiyonu mastektomi sonrası yapılabilindiği gibi mastektomi ile aynı anda da yapılabilir. Meme kanseri tanılarında erken tanının artmasıyla ‘anında rekonstrüksiyon’ uygulamaları artmaya başlamıştır. Mastektomi ile aynı ameliyatta hemen yapılan rekonstrüksiyon seçeneği ameliyat sonrası hastanın psikososyal uyumu açısından daha başarılı olmakta ve rekonstrüksiyon için ayrı bir ameliyat uğraşısını ortadan kaldırmaktadır. Anında rekonstrüksiyon cerrah için daha kolay olabilmekte, estetik sonuçlar daha iyi olmaktadır. Dezavantajı ise meme kanseri ameliyatı ile rekonstrüksiyon ameliyatının birlikte daha uzun süre alması ve iyileşme sürecinin daha uzun olmasıdır.

Geç rekonstrüksiyon: Genel cerrah ve onkoloğun önerisiyle ya da hastanın talep etmemesi, aşırı şişman olması, sigara kullanıyor olması, yüksek tansiyonu bulunması ve uzun ameliyat süresini tolere edemeyecek olması gibi nedenlerle, meme rekonstrüksiyonu mastektomiden daha sonraki bir zamana ertelenebilir. Bu durumda bazı hastalar memeyle ilgili asıl hastalığın tedavisine yoğunlaşabilir. Meme kanseri için yapılan ameliyatla birlikte hastalığın kesin evresinin belirlenmesi ve gerekirse radyoterapi planlanması daha uygun olabilir. Bu durumda radyasyonun yan etkilerinden kaçınmak için rekonstrüksiyon ertelenir. Ülkemizde meme rekonstrüksiyonu genelde bu şekilde ‘geç’ olarak daha sonraki bir tarihte yapılmaktadır.

Meme rekonstrüksiyon seçenekleri

Meme rekonstüksiyonu,  Meme protezleri ve Otojenrekonstrüksiyon (Hastanın kendi dokusu ile) ile yapilir.

Silikon meme protezleri: Ameliyatın daha kolay olması, uzun cerrahi süresi gerektirmeyen nispeten güvenli bir rekonstrüksiyon seçeneği olması açısından tercih edilebilir. Uzun cerrahiyi tolere edemeyen ya da vücudunun başka bir bölgesinin opere edilmesini istemeyen hastalarda tercih edilir. Bu yöntemin dezavantajları, estetik olarak iyi sonuç vermeme riski, enfeksiyon riski, cilt nekrozu riski, kapsül oluşma riski, kayma ve asimetri olması olarak sıralanabilir. Radyoterapi de yapılan hastalarda bu risk daha fazladır.

Rekonstrüksiyon iki başlık altında toplanabilir;

Doku genişletici ve protez ile uygulanan yöntem en sık kullanılandır. Birinci seansta doku genişletici ile meme protezi için cep hazırlanır. İkinci seansta ise meme protezi, implant yerleştirilir ve diğer meme ile simetri sağlanır. Doku genişletici yerleştirildikten sonra yaklaşık üç ay süreyle SF ile şişirme uygulanır. Doku transferiyle olan rekonstrüksiyonlarda ise vücudun başka yerinde (karın, sırt vb) dolaşımıyla beraber doku alınarak defektif alana, mastektomi sahasına transfer edilir. Meme protezi kullanılmaz. Ameliyat sonrası diğer memeyle asimetriler olabilir; fakat bunlar revizyonlarla giderilebilir.

Doku genişleticiler: Bazı hastalarda meme protezi için yeterli ciltaltı yuva bulunmadığı takdirde, doku genişletici uygulaması yapılabilir. Bu aşamalı bir yöntemdir. Meme bölgesine yerleştirilen cilt altı doku genişletici, ameliyattan 10-15 gün sonra ve 3-5 gün aralıklarla serum fizyolojik ile şişirilir ve uygun cep sağlanınca silikon bazlı bu genişletici çıkarılır ve planlanan ebattaki silikon meme protezi yerleştirilir. Bu rekonstrüksiyon yönteminin dezavantajları 2 aşamalı bir cerrahi olması, toplam 2-3 ay sürebilen çeşitli zaman aralıklarıyla yapılan şişirme işleminde bazen hafif ağrı yaratabilmesi, kapsül oluşması, enfeksiyon riski, cilt kaybı, asimetri olarak görülebilir. Yöntemin her iki cerrahi aşaması 1 saat kadar sürer.

Çift lümenli ayarlanabilir implantlar: Meme rekonstrüksiyonu için protez uygulaması planlandığında yeterli yuva mevcut değilse ve çift ameliyattan kaçınılıyorsa, Becker protez kullanılabilir. Bu protez kalıcı bir doku genişleticidir. İç kısmında serum fizyolojik ile şişirilebilen bir boşluk ve dış lümeninde silikon jel bulunan bu çift lümenliprotez kalıcı olarak yerleştirilir. Ameliyattan sonra istenilen büyüklüğe göre iç kısım serum fizyolojik ile şişirilir ve yerinde bırakılır. İsteğe göre ayarlamalar yapılabilir, asimetri daha kolay engellenebilir.

Otojen meme rekonstrüksiyonu: Hastanın kendi vücudunun başka bir yerinden alınan cilt, yağ ve kas doku ile yapılan meme oluşturma işlemi, otojen rekonstrüksiyondur. Otojen meme rekonstrüksiyonunu, protezle meme rekonstrüksiyonundan ayıran en önemli fark kendi dokusundan olması dolayısıyla doğal görüntü olması ve proteze bağlı kabul edilmeme, enfeksiyon, kapsül oluşumu, cilt kaybı, değiştirme gereksinimi gibi risklerin olmamasıdır. Otojenrekonstrüksiyon için farklı seçenekler mevcuttur. Karın bölgesinden yapılan TRAM flep ve DİEP flep, sırt bölgesinden yapılan latissimusdorsiflep, uyluktan yapılan TUG flep, kalçadan yapılan glutealflepler, bel yan bölgeden yapılan Ruben’sfatpadflep bunların en önemlileridir. Bu yöntemlerden karın bölgesinden elde edilen dokuların kullanılması en sık kullanılan otojen meme rekonstrüksiyonu seçeneğidir.

TRAM flep: TRAM (transversrektusabdominismyokütan) flep, karında göbek altı bölgesinde cilt, ciltaltı yağ ve kas dokusunun blok halinde karın duvarından kaldırılarak meme rekonstrüksiyonunda kullanıldığı bir yöntemdir. Ameliyat sonrasında sezeryan ameliyatının daha uzunu şeklinde yatay bir yara izi karın alt bölgede kalır.

Otojen meme rekonstrüksiyonu isteyen,
İmplant ile rekonstrüksiyona iyi bir aday olmayan,
Karın alt bölgesinde yeterince dokusu bulunan,
Daha önce karın cerrahisi geçirmemiş olan (abdominoplasti gibi…),
Daha önce implant ile meme rekonstrüksiyonu başarısız olan,
Mastektomi anında ya da daha sonra rekonstrüksiyon talep eden,
Vücut kitle indeksi 30’dan fazla olmayan, alt karın bölgesinde çok büyük doks fazlalığı olmayan,
Uzun süre anesteziyi genel durumu tolere edebilecek olan,
Sigara içmeyen,
Diyabet hastalığı bulunmayan kadınlar, bu yöntemle karın dokusundan meme rekonstrüksiyonu oluşturulması için ideal adaylardır.
Karın yüzeyel dokusundan elde edilen bu flep çeşitli tekniklerle meme rekonstrüksiyonunda kullanılır:

Pediküllü TRAM flep: Karın bölgesi doku ve altındaki kas doku vücut yüzeyinden tamamen ayrılmadan, transversrektusabdominis kasının bir sap gibi kullanıldığı yöntemle ciltaltında karından memeye doğru tünel açılarak, meme dokusu oluşturulması planlanan bölgeye çevrilir ve meme şekli verilir. Dokunun alındığı karın bölgesi ise karın germe ameliyatında olduğu gibi ve göbek deliği yeniden oluşturularak (yeri değiştirilerek), uygun dikiş yöntemleriyle kapatılır. Bazı hastalarda fazla karın dokusundan kurtulmak da estetik açıdan bir avantajdır. Son derece doğal bir meme rekonstrüksiyon seçeneği olan bu yöntem obez, sigara içen ve diyabetik hastalarda dikkat edilmesi gereken bir yöntemdir. Yara iyileşme problemleri, flep beslenme problemleri, flep kaybı, yağ nekrozu, karın bölgesi fıtıklaşmaları görülebilecek komplikasyonlardır. Fıtıklaşmayı engellemek için karın bölgesi kapatılması sırasında sentetik mesh denilen materyal kas doku alınan bölgeyi kuvvetlendirmek için kullanılır.

Delay ve supercharge yöntemi: 2 adet damarsal beslenmesi olan TRAM flebinin, tek damarlı beslenmesinin kuvvetlenmesi için bazen asıl ameliyattan önce kısa bir cerrahiyle damarlardan bir tanesinin doku ile bağlantısı kesilir. Erteleme (delay) denilen bu yöntem ile çevrilmesi planlanan TRAM flebin daha sağlıklı ve yaşamsal olması planlanır. Bazen de TRAM flep dokusu, meme oluşturulacak bölgeye çevrildiğinde, dokunun besleyici damarlarından biri mikrocerrahi yöntemle alıcı alandaki damarlarla birleştirilerek onarılır. ‘Supercharge’ denilen bu yöntemde dokuya ‘fazla yükleme yapılarak’ yaşamsallığı kuvvetlendirilir.Böylece dokunun kan dolaşımın daha sağlıklı olması amaçlanır.

Serbest TRAM flep: Karın bölgesindeki TRAM dokusunun karın duvarından mikrocerrahi yöntemlerle besleyici damarları ile birlikte tamamen ayrılıp, meme dokusu oluşturulacak bölgedeki damarlarla mikrocerrahi yöntemlerle yeniden kablo şeklinde onarımı ile meme oluşturulmasıdır. Pediküllü yönteme göre daha üst düzey teknikler gerektiren bu yöntemde, doğru şekilde uygulandığında hem doku kaybı riski hem de karın duvarı problemleri daha az olmaktadır. Damarlarda tıkanma problemleri olursa dokunun hepsinin kaybedilme riski de mevcuttur.

DİEP flep: Meme dokusu oluşturmak için kullanılması planlanan karın dokusunu asıl besleyen damarlar derin inferiorepigastrik damarlardır. Bu damarlar kas dokusuna girer ve cilde doğru dik bir şekilde uzanan perforatör ismi verilen damar dalları verirler. DİEP flep tekniğinde mikrocerrahi ile bu damarlardan biri bulunur ve karın duvarı kasa en haz hasar verilerek doku alıcı alanda yine mikrocerrahi tekniklerle meme oluşturulmak için kullanılır. BU yöntemin en önemli avantajı karın bölgesinde en az sorun yaratması ve fıtık riskinin minimalize edilmesidir.

Meme rekonstrüksiyonu için kullanılan diğer dokular

Sırt bölgesinde bulunan latissimusdorsi kas tek başına ya da bir miktar cilt dokusu ile birlikte meme oluşturulması için kullanılabilir. Bu yöntem çoğu kadında yeterli örtü dokusu oluşturmasına rağmen, meme görüntüsü oluşturacak dolgunluk ve kıvrımı veremez. Bazı hastalarda mastektomi sırasında meme bölgesindeki açıklığı kapatmak için kullanılabildiği gibi, bazen de silikon meme protezi ile kullanıldığında yeterli meme büyüklüğü ve kıvrımı oluşturulmak için kullanılabilir. Yöntemin dezavantajı, sırt bölgesinde kamuflajı zor olan bir iz bırakması ve yara iyileşme problemleri olabilmesidir. Karın ve sırt bölgesi dokular kullanılamadığında kalça bölgesinden ‘glutealflepler’, yan bel bölgesinden ‘Ruben’s yağ dokusu’,uyluk iç yüzden ‘transvers üst grasilisflep’ serbest flep olarak mikrocerrahi tekniklerle meme rekonstrüksiyonu olarak kullanılabilir. Ayrıca bazı hastalarda meme dokusu yakınındaki dokular da kısmi meme rekonstrüksiyonu için kullanılabilir.

Meme onarımı sonrası iyileşme süreci nasıldır?

Genel anestezi altında yapılan meme rekonstrüksiyonları, meme protezi kullanıldığında 1-2 saat, hastanın kendi dokusu kullanıldığında tekniğe göre değişmek üzere 4-10 saat arası sürebilmektedir. Meme protezi kullanıldığında hastanede yatış süresi 1-3 gün, flep dokularıyla otojen rekonstrüksiyonda ise yatış süresi 4-7 gün olur. Oluşturulan meme dokusu içinde ve hastanın otojen dokusunun alındığı bölgede hortumlu el bombası şeklinde ‘dren’ adı verilen silikon bazlı, ameliyat alanındaki sıvı ve kan birikimini engelleyen cihazlar bulunur. Sıvı ve kan birikmesinin azalmasıyla 1-4 gün arasında çıkarırlar. Çıkarma işlemi ağrısız ayakta yapılan basit bir pansuman benzeri prosedürdür. Drenler çıkarıldıktan sonra hasta banyo yapabilir. Pansumanlar bir süre devam eder. Silikon protezlerle günlük hayata dönüş birkaç gün içinde olmasına rağmen, otojen meme rekonstrüksiyonu sonrası karın bölgesi (karın dokusu kullanıldıysa) hassasiyet ve gerginliğinin toparlaması 1 haftayı bulur. 1 hafta sonra hasta işlerinin büyük çoğunluğunu kendi yapabilmesine rağmen, 4-8 hafta ağır kaldırma, egzersiz, cinsel ilişki, araba kullanma gibi aktivitelerden kaçınmalıdır. Karın içi basıncı arttırıcı öksürük, ıkınma, kabızlık, cinsel ilişki gibi durumlardan korunmalıdır. Uzun süreçte ameliyatlarla çekilen ağrı ve sıkıntıların hepsi unutulur. Her gün yaralar dha da iyiye gider ve izler soluklaşır. Meme dokusunun varlığı, bu süreçten geçen hastaya bütünlük duygusuyla birlikte kanser hastalığı olgusunun dışına çıkma mutluluğu ve güveni verir.

Rekonstrüksiyon sonrası diğer ameliyatlar

Meme rekonstrüksiyonu ameliyatları birkaç seansta yapılan ameliyatlardır. Meme rekonstrüksiyonu sonrası çift taraflı simetriyi sağlamak için flep revizyonu, karşı taraf meme doksusuna dikleştirme, meme küçültme, silikon protez yerleştirilmesi gibi çeşitli ameliyatlar da gerçekleştirmek uygun olabilir. İster meme proteziyle, ister kendi dokusuyla yapılmış olsun, meme ucu ve areola dokusu olmayan meme dokusu tam bir meme görüntüsünde değildir. Hastanın isteği sonucu farklı yöntemlerle meme ucu ve areola oluşturulabilmesi mümkündür. Meme ucu, lokal veya genel anestezi altında çeşitli yöntemlerle oluşturulabilir. Bazı hastalar, meme ucu oluşturulması çok zaruri olmadığı için, sutyen içini dolduran yeterli büyüklük ve şekildeki sağlıklı meme dokusu varlığını yeterli bulmakta ve meme ucu oluşturulmasını talep etmemektedir.

Meme onarımının meme kanseri tedavisine etkisi nedir?

Meme onarımının, meme kanseri tekrarlaması üzerine bilinen bir riski bulunmamaktadır. Ayrıca tedavide yapılacak radyoterapi (ışın tedavisi) ya da kemoterapi (ilaç tedavisi) de meme rekonstrüksiyonundan etkilenmez. Meme kanserinin takibinde kullanılan yöntemler, meme rekonstrüksiyonu sonrası da uygulanabilir. Fakat, meme protezi (silikon) ile rekonstrüksiyon yapılan hastalarda takip için mamografi yerine MRG incelemesi daha uygun olmaktadır.

Meme Kanseri Cerrahisinde Yeni Yaklaşım: Onkoestetik Cerrahi

Onkoestetik meme cerrahisi meme kanserine yönelik uygulanacak olan cerrahi işlem ile birlikte memede daha iyi bir estetik sonuç yaratacak plastik cerrahi işlemin beraber uygulanmasıdır. Onkoestetik cerrahi uygulamaları sonucunda hastaların tedavi sonrasında daha iyi bir psikolojik durumda olduğu ve takiplerinin ciddi bir zorluğa neden olmaksızın yapılabildiği ve onkolojik güvenliğinin iyi olduğu bir çok çalışmada gösterilmiştir.

Memede hastalıklı olan bölgenin çıkarılıp memenin korunduğu meme koruyucu cerrahi işlemle beraber memenin tekrar şekillendirildiği yöntemlerde onkoestetik cerrahi uygulamalarından biridir.

Makromasti ve pitotik memelerde (Büyük ve sarkık memelerde )meme kanseri oluştuğunda,memede hastalıklı olan bölge geniş olarak çıkarılıp eş zamanlı olarak memenin küçültülmesi ve simetri sağlanması amacıyla karşı memeye de küçültme yapılması işlemi olan Terapotik redüksiyon mamoplastionkoestetik meme cerrahisinde son yıllarda yaygın olarak yapılmaktadır.

Bu ameliyat tekniği ile hastaya meme kanserine yönelik cerrahi işlem güvenle yapılırken aynı zamanda büyük ve sarkık memelerin kadına getirdiği olumsuzlukların önüne geçilmektedir.Bu ameliyatta memedeki kanserli bölge çıkarılır ve ameliyat sırasında patoloji bölümü tarafından güvenli cerrahi sınır ile çıkarıldığı teyit edilir daha sonra her iki meme plastik cerrahi yöntemleri ile küçültülür.Böylece memede kanserli alanın güvenli ve geniş olarak çıkarılması,estetik anlamda güzel bir sonuç,iri memelerin getirdiği olumsuzlukların (memenin altında olabilen pişikler,sırt ve boyun ağrıları,omurga eğriliği gibi) önlenmesi, kanser tedavisi sırasında yapılacak ışın tedavisinin toksik etkisinin azaltılması mümkündür.

Meme Kanserinde Onkoestetik Cerrahi Tedavisi

Meme kanseri artık gelişen cerrahi teknikler ile memenin tamamı alınmadan tedavi edilebilmektedir. Bu cerrahi tedavide uygulanan onkoestetik cerrahi yöntemler ile kanserli olan doku alınır ve memenin dik bir görünüme kavuşması meme estetiği ile sağlanmaktadır. Bu yöntem ile büyümüş, deforme olmuş ve hatta sarkan meme dokusunun daha iyi bir görünümü olmaktadır.

Onkoestetik cerrahi tekniği ile kanserli olan doku çıkarılmaktadır ve daha sonra geride kalan meme dokusu ile estetik ve dik bir meme yapılabilmektedir. Bazı hastalar isteğine bağlı olarak sağlıklı memesine de bu işlemi yaptırmaktadır. Bu gelişen yeni cerrahi teknikler öncülüğünde kanser tanısı koyulmuş hastalar biraz da olsa yapılacak estetik ameliyatın verdiği yenilenme duygusu ile motive olmaktadırlar. Onkoestetik cerrahi teknikler her iki memeye de uygulanabilmektedir. İsteğe bağlı olarak sadece kanserli olan memeye değil, sağlıklı memeye de yapılabilmektedir. Uygulanan bu işlem sonrasında dik, simetrik ve daha estetik olmaktadır.

Meme Kanseri Tedavisinde Onkoestetik Cerrahinin Avantajları

Eskiden meme kanseri ameliyatlarında memenin tamamı alınmaktaydı. Bu da hastanın beden bütünlüğünü bozmakta ve psikolojik yapısını olumsuz etkilemekteydi. Onkoplastik cerrahi sayesinde hastanın bedensel bütünlüğü korunurken kanser tedavi edilmekte ve kozmetik görünümü korunmakta, hatta daha bile iyi hale getirilmektedir. Böylece hem memedeki kanser tedavi edilmekte hem de hastanın yaşam kalitesi artmaktadır.

Onkplastik meme kanseri cerrahisi, memede büyük bir tümör olmasına ve bu tümörün geniş bir doku ile çıkartılmasına rağmen ameliyat sonunda memenin kozmetik açıdan düzgün bir görünüme kavuşmasıdır.

Yöntem onkolojik ve plastik cerrahi yöntemlerinin birleştirilmesi ile uygulanmaktadır. Onkoplastik cerrahi yöntemlerinde ya hastanın kendi vücut dokuları kullanılmakta ya da memeye bazı implantlar eklenmektedir.

Onkoplastik meme cerrahisi, meme kanseri riski yüksek olan kadınlarda, daha ortada kanser yokken bile uygulanabilmekte ve olası bir meme kanseri durumunun önüne geçilmektedir.

Onkoplastik meme kanseri cerrahisinin avantajları nelerdir?

Memedeki tümörün büyük olması nedeniyle geniş bir meme dokusu çıkartılmasına rağmen memenin kozmetik olarak korunmasını sağlar. Hatta meme eski görünümden daha iyi bile olabilir. Bu şekilde klasik mastektomi (memenin tamamının alınması).

Modern meme cerrahisinde amaç, meme kanserini tedavi ederken meme kaybına yol açmamaktır.

Meme kanserinin cerrahi tedavisinde son yüzyılda yaşanan değişim:

  1. Radikal mastektomi
  2. Modifiye radikal mastektomi
  3. Meme koruyucu cerrahi
  4. Onkoplastik meme cerrahisi
Meme Kanserinin İzlerini ‘Onarmak’ Mümkün

Meme kanseri tedavisinde memenin tamamı veya bir kısmı alınabilir. Meme kaybına bağlı olarak da hastalarda eksiklik duygusu, asimetri ve kadınsı davranışlarda azalma gözlemlenebilir. Rekonstrüksiyon yani onarımdaki amacımız ise kaybedilen memenin yeniden kazandırılmasıdır. Rekonstrüksiyonu kanser cerrahisi ile eş zamanlı olarak ya da kanser tedavisi sonrasında yapılabiliyor.

Kansere bağlı meme kaybının kadınlar üzerinde psikolojik tahribata neden olabilen, annelik ve emzirme duygusunun yaşandığı önemli bir organdır. Bu nedenle meme kadın bedeninin ayrılmaz bir parçasıdır. Meme kaybı eksiklik duygusu, asimetri ve kadınsı davranışlarda azalmaya yol açmaktadır. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserlerden biridir. Memenin tamamı veya bir kısmının alınmasıyla tedavi edilmektedir. Onarımda amaç kaybedilen memenin yeniden kazandırılmasıdır. Meme kanserinde tedavi multidisipliner bir yaklaşımla uygulanır. Meme kanseri tedavisi genel cerrah, plastik cerrah, onkolog, radyasyon onkoloğu, psikiyatrist, psikolog gibi branşların ortak yaklaşımıyla yürütülür.

Meme Onarımı 2 Zaman Diliminde Yapılabilir

Meme onarım şeklini ve zamanını belirleyen en önemli faktörün kanserin evresi ve genel cerrahın yapacağı ameliyat yöntemidir. Plastik cerrahi meme kanser cerrahisinden sonra kalan meme cildi ve dokusunun durumuna göre onarım yöntemini seçer. Meme onarımı için uygun adaylar kanser evresi geç olmayan ve kaybedeceği/kaybettiği memesini yeniden kazanmak isteyen adaylardır. Meme onarımı iki zaman diliminde yapılabilir. Birincisi kanser cerrahisi ile eş zamanlı olarak ikincisi ise kanser tedavisi sonrasında yapılabilir. Hangi dönemde yapılırsa yapılsın eğer yeterli cilt kalmışsa onarım için meme protezleri tek başına yeterli olur. Yeterli meme dokusu kalmamışsa karın, sırt bölgesi gibi kişinin başka bir yerinden doku transferi yapılarak onarım yapılabilir. Ayrıca hastaların durumuna göre her iki seçenekte kullanabiliyor.

Öncesinde İyi Bir Planlama Şart

Meme onarım ameliyatları öncesi mutlaka iyi bir planlama yapılması gerekir. Yapılacak kanser cerrahisi tekniği, kanserin evresi, tedavide kemoterapi ve radyoterapi yapılıp yapılmayacağı, hastanın yaşı ve beklentisi dikkate alınarak uygulanacak onarım tekniğine karar verilmeli. Hangi tekniğe karar verilirse verilsin ameliyat öncesi mutlak planlama ve çizimler yapılarak ameliyata girilmeli. Ameliyat sonrası bir veya iki gün hastanede tutulan hastalar taburcu edildikten sonra yakın takip edilir. Takip sürecinde ikinci seans estetik onarımlar için zamanlama ve planlama yapılarak memenin son şekli verilir. Bu aşamada meme simetrisinin sağlanması, onarılan memenin ucunun ve aerolasının yapılmasıyla rekonstrüksiyon işlemi tamamlanır.

Otolog Rekonstrüksiyon nasıl yapılır?

Otologrekonstrüksiyon, vücudun başka yerlerinden cilt, yağ ve bazen kas dokusu alınarak, ameliyat edilen meme bölgesine taşınması ve yeniden meme görünümünün verilmesidir. Meme onarımı yapılırken kullanılacak dokular genelde karın, sırt, kalça veya uyluğun iç yüzünden alınarak yeni bir meme şekillendirilmesi yapılır.

Karın Dokusuyla Meme Rekonstrüksiyonu

Sırt Dokusuyla Yapılan Meme Rekonstrüksiyonu

Meme implantı ile birlikte kullanıldığında güzel sonuç verir. Mikrocerrahi gerekmez. Dolaşımı oldukça iyidir.

Kalça Bölgesinden Yapılan Meme Rekonstrüksiyonu

Karın dokusunda iz istemeyen ya da dokusu yeterli olmayan kadınlarda kalça kasının bir kısmı üzerindeki yağ ve deri dokusu meme rekonstruksiyonu için kullanılır. Mikrocerrahi gerektirir.

Hastaların kendi dokuları ile yeniden meme şekillendirilmesi yapıldığında, bu görünüm yaşam boyu aynı kalmaktadır. Protez ile şekillendirme durumunda ise 10 ya da 20 yıl sonra protezi değiştirmek gerekebilmektedir. Otologrekonstrüksiyonda ise böyle bir durum yoktur. Karın, kalça ve uyluğun iç yüzündeki dokular meme dokusu ile benzer yapıya sahiptir. Ayrıca, bu bölgelerdeki dokular meme dokusuna iyi bir alternatiftir ve hastalara daha doğal hissettirir. Ancak, protez ile rekonstrüksiyonda da olduğu gibi, otolog doku kullanımında da meme cildinde veya meme başında his azalabilir.

Otologrekonstrüksiyon, mastektomi (memenin tamamen alınması) ameliyatı sırasında aynı seansta yapılabileceği gibi, daha geç dönemde tüm tedaviler tamamlandıktan sonra da yapılabilir. Bunun kararı hastanın isteği, hastalığın durumu ve tedavi planına göre alınmaktadır.Otolog rekonstrüksiyonda, meme yerine geçecek dokunun nereden alınacağının kararını verirken bazı faktörlere bakılmaktadır;

Kanser sonrası meme estetiği yapılabilir mi?

Geçmiş dönemlerde meme kanseri tanısı konan tüm hastalarda mastektomi adı verilen memenin tamamının alınması diye ifade edebileceğimiz bir ameliyat yapılırdı. Bu ameliyat şekli hastanın kozmetik görünümünü ciddi şekilde bozduğu gibi, bazı hastalarda ameliyat sonrası; depresyon, cinsel direnç, hastalık, günlük işlerde zorluk, giydiği kıyafetlere uyum sağlayamama gibi içe dönük sorunlar oluşabilir, uhsal açıdan bir travma yaratırdı. Ancak günümüzde bu ameliyat artık yok denecek kadar az uygulanmaktadır. Mastektomi yerine onkoplastik cerrahi ya da rekonstrüksiyon ameliyatları daha yaygın olarak yapılır hale gelmiştir.

Onkoplastik cerrahi, memedeki kanserli kitlenin onkolojik prensiplere uygun olarak çıkartılması ve boşaltılan bölgenin plastik cerrahi teknikleri kullanılarak doldurulması ve kapatılması prensibine dayanmaktadır. Bunun dışında meme cildi korunarak meme dokusunun çıkartılması ve silikon protezler ile yeniden şekillendirme ameliyatları da uygun hastalarda kullanılmaktadır. Silikon protezler dışında hastanın kendi öz dokusuyla yeniden bir meme oluşturulması da mümkündür. Bütün bu cerrahi teknikler hastayı hem kanserli dokudan kurtarmakta, hem de estetik görünümü kabul edilebilir hale getirmektedir. Bu yüzden hastalar meme estetiği açısından hiç endişe etmemelidirler.

Meme Onarımının Kanser Tedavisindeki Önemi

Meme kanseri günümüzde hala kadınlarda en sık tanı konulan kanser türüdür. Tüm kanserlerin insan üzerinde yarattığı psikolojik travma ve yaşam kalitesinde dramatik azalma bir yana, meme kanserinin kadın üzerindeki etkisi eşsiz derecede yoğundur. Bir cinsiyet kimliği olarak memenin kanser sürecinde tanı ve tedavinin kadın üzerine etkilerinin fiziksel olduğu kadar psikososyal olarak da yıkıcı olabileceğini gösteren çok sayıda çalışma vardır. Kadın, hayatını tehdit eden bir hastalıkla karşılaşmış olmakla kalmaz, kendi, çevresi ve toplum gözünde vücut imgesinde oluşacak değişiklikler ile de uğraşmak zorunda kalır. Meme onarımı, tam da bu noktada hasta odaklı bir meme kanseri tedavisinin tam ortasında kendine yer bulur. Hangi yöntemle yapılıyor olursa olsun, iyi bir meme onarımı hastanın üzerindeki psikososyal yükü hafifletebilir, tatmin edici bir öz algı oluşturur ve genel anlamda hastanın süreç ile daha rahat baş etmesini sağlar.

Estetik Cerrahi tarihçesinde meme onarımı sayfasına baktığımızda, ilk onarım tekniklerinin metoddan bağımsız olarak hemen her zaman geç dönemde, yani onkolojik tedaviler tamamlandıktan, çoğunlukla da memenin tamamı alındıktan sonra yapıldığını görüyoruz. Kanser biyolojisinin ve psikolojik etkilerinin daha iyi anlaşılması ile beraber onarım metodlarındaki gelişmeler, onarımın onkolojik tedavilerle çelişmeyeceğinin görülmesi ve görüntüleme tekniklerindeki yenilikler bugün artık meme onarımının kanser cerrahisi ile aynı anda, yani “eş zamanlı” yapılmasını mümkün kılmıştır. Bu sayede hasta kanserinin uzaklaştırılması için ameliyat olurken aynı ameliyatta eksikler giderilir, hasta ameliyat olan memeleri onarılmış ve vücut bütünlüğü bozulmamış olarak uyanır. Bugün benim de pratiğimde geç onarımların tüm onarımlar içindeki yeri %10 un altındayken, eş zamanlı onarımlar pratiğimin çoğunluğunu kapsamaktadır.

Eş zamanlı meme onarımının hastaya getirdiği büyük avantaj defalarca ortaya konmuş da olsa, onarım oldukça karmaşıktır ve tedavi seçenekleri sayısızdır. Tanı için yapılan biyopsiler, ameliyat öncesi alınan tedaviler ve kanser tanısı almanın yükü, hastanın tek başına kendi vücudu ile ilgili önemli bir karar almasını daha da zorlaştırır. Bundan dolayı sağlıklı, karar aşamalarına hastanın da dahil edildiği iyi bir hasta doktor ilişkisi meme onarımında başarının en kilit noktasıdır. Bu sebeple meme onarımı adayı hastalar ile ameliyat öncesi görüşmelerimiz olağan bir doktor görüşmesinden genellikle daha uzun sürer, hastalara tüm tedavi seçenekleri ve sonuçları anlatılır ve bu seçeneklerden hangisinin hasta için en iyi sonucu sağlayacağı beraberce tartışılarak kararlaştırılır.

Meme Kanseri Tedavisinde Onko-Estetik Cerrahi Sonuçları: Sağkalım ve Nüks

Geçtiğimiz birkaç yılda, erken evre meme kanserli kadınların lumpektomi (meme koruyucu cerrahi) yerine genellikle mastektomiyi genelde tercih etmektedir. Meme kanseri riskini artıran bilinen bir gen mutasyonu ve/veya ailede güçlü meme veya yumurtalık kanseri öyküsü olanlar için, doktorlar yeni bir meme kanseri riskini azaltmak için sıklıkla mastektomi önermektedir.

Bu risk faktörlerine sahip olmayan meme kanseri teşhisi konan birçok kadın, lumpektomi (meme koruyucu cerrahi) için uygun olduklarında da hala mastektomiyi seçmektedir. İnsanların birçoğu, gelecekteki meme kanseri riskini azaltmak ve meme kanseri taramalarının stresini ortadan kaldırmak için bu seçimi yapıyorlar. Her kadının zihinsel ve duygusal sağlığı ve yaşam durumu için en iyisini seçme hakkı vardır.

Kendiniz hakkında bilinçli bir karar verebilmeniz için en son araştırmaları dikkate almanız önemlidir. Araştırma çalışmaları, erken evre kanserler için radyasyonlu lumpektominin mastektomiye eşdeğer sonuçlara sahip olduğunu göstermiştir. 2002 yılında, Ulusal Cerrahi Adjuvan Göğüs ve Bağırsak Projesi (NSABP) B-06 denemesi, 20 yıllık takipten sonra, total mastektominin, kadınların ne kadar yaşadığı (genel sağkalım) kanserden ne kadar süre kurtuldukları (hastalıksız sağkalım) ve kanserin memenin ötesine yayılıp yayılmadığı (metastatik hastalık) açısından lumpektomiye göre bir avantaj sağlamadığını bulmuştur. .

İsveç’te erken evre meme kanseri olan yaklaşık 49.000 kadın üzerinde 2021 yılında yapılan bir araştırma, lumpektomi (meme koruyucu cerrahi) artı radyasyon uygulanan kadınların, radyasyonlu veya radyasyonsuz mastektomi geçirenlere göre daha iyi hayatta kalma oranlarına sahip olduğu bulundu.

Çalışmalar ayrıca onko-estetik lumpektominin kanser sonuçları açısından geleneksel lumpektomi ve total mastektomi kadar güvenli olduğunu bulmuştur. Örneğin, Texas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi’nde yaklaşık 10.000 kişiyle yapılan 2016 tarihli bir araştırma, genel hayatta kalmanın (insanların ne kadar yaşadığı) ve nükssüz hayatta kalmanın (nükssüz kaldıkları süre) bu gruplar arasında benzer olduğunu buldu. 3 yılda, onko-estetik lumpektomi, geleneksel lumpektomi veya rekonstrüksiyonlu mastektomi geçirenler için genel sağkalım kabaca %96 ila 98 idi. Nükssüz sağkalım da kabaca %96 ila 98 idi. Onkoplastik lumpektomi geçiren kadınlar, tek başına lumpektomi geçirenlere göre daha düşük pozitif veya yakın marj oranlarına sahipti.

Diğer çalışmalar, onko-estetik lumpektominin güvenliği hakkında benzer sonuçlara varmıştır. Örneğin:

18.000’den fazla kişiyi kapsayan 2020 tarihli bir araştırma analizi, onko-estetik lumpektomi (meme koruyucu cerrahi), geleneksel lumpektomi veya mastektomi sonrası nüks oranlarında önemli bir fark bulamadı. Ayrıca reoperasyon ihtiyacında da anlamlı bir fark yoktu.

Onkoplastik lumpektomi üzerine yapılan çalışmaların 2016 analizi, ortalama 4 yıllık takipten sonra yüksek oranda genel sağkalım (%95) ve hastalıksız sağkalım (%90) olduğunu buldu. İnsanların yaklaşık %90’ı temiz marjlara sahipti ve kanserleri için daha fazla ameliyata ihtiyaç duymadılar.

Onkoplastik lumpektomi ve geleneksel lumpektomiyi karşılaştıran daha fazla çalışma, eski gruptaki kadınların başka bir ameliyat gerektiren pozitif marjlara sahip olma ihtimalinin daha düşük olduğunu bulmuştur. Ayrıca daha düşük komplikasyon ve lokal nüks oranları vardı ve göğüslerinin görünümünden daha memnun kaldılar.

Araştırmalar devam etmektedir, ancak şimdiye kadar onko-estetik lumpektominin erken evre kanserli kadınlar için geleneksel lumpektomi ve mastektomi kadar güvenli olduğu gösterilmiştir. Diğer ameliyatlarda olduğu gibi, enfeksiyon, yara iyileşmesi ile ilgili sorunlar ve kanserin çıkarıldığı boşlukta sıvı dolumu (seroma) gibi yan etki riski vardır.

Zamanla, bazı kadınlar yağ nekrozu geliştirebilir, bu da hasarlı yağ dokusunun bir kist veya skar dokusu ile değiştirildiği anlamına gelir. Bu tehlikeli değildir, ancak ameliyattan sonra meme kanseri taramalarınıza devam ettiğinizde bir radyolog tarafından şüpheli görülebilir.

Meme koruyucu cerrahinin kadınlara sağladığı avantajlar nelerdir?

Meme kanserine yakalanma yaşının giderek düştüğü günümüzde gelişen tedavi ve cerrahi yöntemleri ise özellikle erken tanı durumunda hayat kurtarıyor. Cerrahi alanda geliştirilen yeni yöntemlerin hastaya katkısı çok daha fazla oluyor. Yalnızca kanserli dokunun çıkarılması ile yapılan meme koruyucu cerrahi sayesinde hastalar vücut bütünlüğü bozulmadığı için hem fiziksel hem de psikolojik olarak daha rahat bir iyileşme süreci geçirebiliyor. Operasyondan sonraki gün günlük yaşantısına devam edebilen hastaların estetik kaygıları olmadığı için hem özgüvenleri yükseliyor hem de sosyal hayata daha çabuk dönebiliyor.

Sadece tümörün bulunduğu kısım alınıyor

Geçmişte, meme kanseri tanısı alan tüm kadınların meme dokularının tamamen alındığı ameliyatlar uygulanmaktaydı. Bu ameliyatların ardından vücut bütünlüğü bozulan kadınlar hem psikolojik hem de fizyolojik olarak sıkıntılı süreçler geçirirken, günlük yaşantıları da sekteye uğramaktaydı. Teknolojik gelişmelerle birlikte yaygınlaşan meme koruyucu cerrahi yöntemi ile geride kanserli doku kalmayacak şekilde sadece tümörün bulunduğu kısmın çıkartılmakta ve hastaların daha konforlu bir şekilde iyileşmeleri sağlanmaktadır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki meme koruyucu cerrahi uygulanan hastalara radyoterapi de uygulanmaktadır.

Tümörün boyutu ve yerleşimi cerrahi kararı belirliyor

Cerrahi uygulanabilen meme kanserlerinin yüzde 50 -75’inin meme koruyucu cerrahi yöntemi ile tedavi edilebileceği düşünülmektedir. Tümörü 4 cm altında olan, yerleşim yeri, boyutu ve çevre uzanımı uygun olan, meme hacmi yeterli olan hastalarda meme koruyucu cerrahi uygulanabilmektedir.

Meme koruyucu cerrahi deneyim gerektiriyor

Meme koruyucu cerrahi operasyonu sırasında memedeki tümör cerrahi sınırlar negatif olacak şekilde sağlıklı doku ile birlikte çıkarılır. Çıkarılan dokunun cerrahi sınırları işaretlenerek ameliyat sırasında frozen patoloji ile incelenmesi sağlanır. Patoloji sonucunda cerrahi sınır güvenliği ve tümörün tam olarak çıkarıldığından emin olunur. Ameliyattan çıktıktan 5-6 saat sonra hastalar oral alımına başlar ve genellikle hastanede bir günlük yatış sonrası taburcu edilir. Hastalar çok kısa sürede günlük yaşamına geri dönebilir.

Meme korucuyu cerrahinin sağladığı avantajlar

Meme koruyucu cerrahinin hastaya farklı açılardan birçok avantajı bulunmaktadır. Bu avantajlar şöyle sıralanabilir:

  1. Meme koruyucu cerrahi ile vücut bütünlüğü korunur ve hastalar için kabul edilebilir kozmetik sonuçlar ortaya çıkar.
  2. Meme koruyucu cerrahi yapılan hastalar ile mastektomi yapılan hastalar arasında sağ kalım, uzak organ tutulumu olmaksızın sağ kalım ve genel sağ kalım açısından belirgin bir fark bulunmaz.
  3. Meme koruyucu cerrahi sonrasında hastalar psikolojik olarak kendini daha iyi ve eksiksiz hisseder
  4. Hastanede kalma ve iyileşme süreci daha kısadır
  5. Hastalar sosyal ve iş yaşamlarına daha hızlı döner
  6. Meme yokluğu söz konusu olmadığı için hastaların özgüveni daha yüksek olur.
  7. Hastaların giyim tarz ve şekillerinde sıkıntı yaşamaz
  8. Ameliyat sonrasında hastalara protez takılması gerekmez
  9. Hastaların partnerleri ile olan cinsel hayatları olumlu etkilenir

Meme koruyucu bazı vakalarda uygulanamıyor

Meme koruyucu cerrahinin uygulanabildiği durumlar olduğu gibi, uygulanamadığı vakalar da olabilir. Memede birden çok alanda tümör bulunması, memede kötü huyu tümör görünümlü kireçlenme olması, daha önceden göğüs duvarı veya memeye radyasyon alınması, radyoterapi alınamaması, erkek cinsiyette olunması, meme koruyucu cerrahi sonrası tekrarlayan meme kanserleri varlığı, tüm çabalara rağmen pozitif cerrahi sınırın bulunması, gebelik esnasında radyoterapi almak zorunda kalınması ve inflamatuvar meme kanseri durumlarında koruyucu meme cerrahisi yapılamamaktadır.